17 Şubat 2015 Salı

Fatura Düzenleme Süresi ve Kur Farkı Faturası İle İlgili Görüş

Vergi Usul Kanunu’nda fatura, “satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika” olarak tanımlanmıştır.

Kanun kapsamında faturanın mal/hizmet tesliminin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenmesi gerekmektedir. Buna göre müşavirlik olarak görüşümüz; faturanın mal ve hizmetin teslimi tarihinden itibaren yedi gün içerisinde düzenlenmesi şartıyla fatura düzenlendiği tarih atılarak kesilebilir.

Örnek olarak; VUK açısından baktığımızda 8 Temmuzda teslim edilen bir malın faturası 17 Temmuz tarihine kadar, düzenleme tarihi ile kesilebilir. Aynı şekilde 30 Haziranda teslim edilen bir malın faturasının da 7 Temmuz tarihine kadar, düzenlendiği tarih atılarak kesilmesi durumunda VUK olarak uygun hareket edildiği söylenebilir.

Öte yandan KDV ve Kurumlar/Gelir Vergisi açısından dönemsellik ilkesi gereği teslim edilen mal/hizmete ilişkin KDV’nin ve gelirin ait olduğu dönemde beyan edilmesi esastır. Buna göre KDV, aylık olarak beyan edildiğinden hizmetin/malın teslim edildiği (verginin doğduğu) ayda beyana konu edilmelidir.

Örnek olarak, 30 Haziranda teslim edilen bir malın/hizmete ilişkin KDV’nin –fatura tarihi Temmuz olsa da-haziran ayı KDV beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir. Uygulamada karışıklık olmaması için birçok firma bu kapsamdaki teslimleri için fatura ayırmakta ya da farklı bir seri fatura düzenlemektedir. Müşavirlik olarak görüşümüz KDV’si verginin doğduğu ayda beyan edilmesi şartıyla fatura, takip eden ayın tarihiyle (7 günlük süre aşmadan)  düzenlenebilir ve bu durum hem VUK hem de KDV kanunları açısından aykırılık teşkil etmez.

Konu, kur farkı faturası özelinde incelendiğinde ise 105 Seri Numaralı KDV tebliğindeki ilgili hükümler ön plana çıkmaktadır. Tebliğe göre bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibariyle vade farkı mahiyetinde olduğundan, matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

Buna göre, teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya çıkan lehte kur farkı için satıcı tarafından fatura düzenlenmek ve faturada gösterilen kur farkına, teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle KDV hesaplanacaktır.

Bedelin tahsil edildiği tarihte alıcı lehine kur farkı oluşması halinde, kur farkı tutarı üzerinden alıcı tarafından satıcıya bir fatura düzenlenerek, teslim ve hizmetin yapıldığı tarihteki oran üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.”

Tebliğde çok net bir şekilde verginin doğduğu tarih ile ödeme tarihi arasında oluşan kur farkının KDV’ne tabi olduğu ve bunun fatura düzenlemek suretiyle beyanının gerektiği belirtilmiştir. Bu bilgiler ışığında;

-Aylık ya da geçici vergi dönemleri itibariyle VUK hükümlerine göre yabancı para cinsinden borç ve alacaklar için yapılan değerleme sonucunda oluşan kur farkları; tebliğde sadece verginin doğduğu tarih ile ödeme tarihi arasındaki kur farkından bahsedip, dönem sonunda yapılan değerlemeler sonucu oluşan kur farklarından bahsetmediğinden, değerleme sonucu oluşan kur farkları için KDV beyan edilmesi ve dolayısıyla fatura düzenlenmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu konuyla ilgili verilmiş muhtelif muktezalar da bulunmaktadır.


- KDV’den istisna edilen bir işleme dayalı yabancı para cinsi borç ve alacaklar için oluşan kur farkları da KDV’den istisna edilmesi nedeniyle beyan edilecek bir KDV’den bahsedilemeyeceğinden, düzenlenmesi gereken bir faturadan da bahsedilemeyecektir. Dolayısıyla bu kapsamda oluşan kur farkları ile ilgili olarak da fatura düzenleme zorunluluğunun bulunmadığı kanaatindeyim.

Hiç yorum yok: