29 Ağustos 2014 Cuma

Zafer yıl dönümümüz kutlu olsun


Masraf yansıtmalarında KDV uygulaması nasıl olmalıdır?


KDV’nin konusuna giren işlemler KDV Kanununun 1. maddesinde mal teslimleri, hizmet ifaları ve her türlü mal ve hizmet ithalatı olarak belirlenmiştir. Kanunun 1/1. maddesine göre mal teslimleri ve hizmet ifalarının KDVye tabi tutulabilmesi için, bu teslim ve hizmetlerin ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiyede yapılmaları gerekir. İşlemlerin Türkiyede yapılması Kanunun 6 numaralı maddesinde açıklanmış olup Malların teslim anında Türkiyede bulunması ve hizmetin Türkiyede yapılması veya hizmetten Türkiyede faydalanılması kapsam dahiline alınmıştır.

Masraf aktarımı işleminde yapılan masrafların gerçek ilgilisine aynen intikal ettirilmesi olayında herhangi bir hizmet sunulması veya kâr amacı güdülmesi veya katma değer yaratılması söz konusu değildir ve masrafların gerçek ilgililerine aynen aktarılması işlemleri, bir mal teslimi veya hizmetin karşılığını oluşturmadığından KDVye tabi bulunmamaktadır.

İlgili konuda görüşüm;

·         Masraf aktarılması işleminde, aktarılan masraf nedeniyle KDV yüklenilmiş ise, bu masrafların gerçek ilgilisine yansıtılması amacıyla düzenlenen faturalarda KDV gösterilmelidir,

·         KDV’ye tabi olmayan veya KDV’ den istisna edilen işlemlerden doğan masrafların ilgilisine aktarılması nedeniyle düzenlenen faturalarda ise, aktarıma konu masraflar için KDV yüklenimi söz konusu olmadığından, KDV hesaplanmaması,

·         Aslı katma değer vergisinin konusuna girmeyen veya vergiden müstesna olan masrafların aktarılması sırasında masraf tutarını aşan bir bedelin tahsil edilmesi durumunda, bu aşan kısım üzerinden genel vergi oranına göre KDV hesaplanması,         

yönündedir.

Son zamanlarda vergi dairesi tarafından verilen görüşler de bunu destekler niteliktedir.

Derde derman ol(a)mayan özelgelerden biri daha (Yeni doğan hayvanlar muhasebe kayıtlarına nasıl alınır?)


Bu işin içinde olanların büyük bir kısmı tartışmalı bir konu olduğunda (hatta olmadığında bile) o konuyla ilgili bir mukteza bulup “İşte Maliye’nin görüşü bu.” diyerek maalesef işin kolayına kaçmaya çalışırlar. Muktezayı sorgulamak pek yapılmayan bir şeydir (İşine gelmeyen muktezaya saydırmayı, sorgulama olarak görmem).  Genellikle muktezanın sonuç kısmı olan “Buna göre...” ile başlayan paragraf okunur oradaki görüşe göre hareket edilir.

Öte yandan bu muktezaları yazanlar da bazen kendilerine gelen soruların sadece son kısmını okuyorlar sanırım. Zira aşağıdaki muktezada da görüleceği üzere soru sahibi firmanın asıl derdi, doğan yavruların aslında gelir yazılıp yazılmayacağı. Fakat muktezayı cevaplayanlar sorunun ilk kısmını pek önemsememişler ve iki satırlık, hiçbir derde derman olmayan bir cümle ile  geçiştirmişler. (İlk soruyu ve buna verilen cevabı sarı ile işaretledim.).

Yavruların emsal bedelle kayıtlara alınacağını anladık ama;

-Bunun karşı ayağı ne olacak? Gelir mi yazılacak yoksa pasifte bir karşılık hesabı mı kullanılacak?

-Emsal bedeli nasıl tespit edeceğiz?  (ölen yavrular için uzun uzun anlatılmış ama doğan kısmı için bilgi yok.)

Ve benzeri soruları muktezayı yazanlar pek önemsememiş.

Ölen yavrularla ilgili olarak adım adım gayet detaylı bilgi verilmiş. Büyük ihtimalle ellerinin altında sorunun bu kısmı ile ilgili daha önce verilmiş yazılardan yararlanıldı.

Ben bu muktezaları anlayamıyorum. Hem başvuru yapıp aylarca cevap bekleyen mükelleflere yazık, hem de bu soruları cevaplayan, sonra kontrol eden memurların vaktine.
  

Başlık
Yetiştirilen küçükbaş hayvanların yavrularının muhasebeleştirilmesi hk.
Tarih
11/04/2014
Sayı
11395140-105[277-2012/VUK-1- . . .]-879
Kapsam
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
Sayı
:
11395140-105[277-2012/VUK-1- . . .]-879
11/04/2014
Konu
:
Yetiştirilen küçükbaş canlı hayvanların yavrularının muhasebeleştirilmesi.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda küçükbaş canlı hayvan üretimi ile iştigal ettiğinizi belirterek, yetiştirmiş olduğunuz hayvanların doğum yapmaları halinde yavruların gelir hesabına mı intikal ettirileceği yoksa pasifte bir hesapta mı takip edileceği, yavruların hangi bedelle kayıtlara alınacağı ve ölüm halinde yapılacak muhasebe işlemleri hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 262 nci maddesinde "Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder." hükmüne yer verilmiş, 277 nci maddesinde ise "Zirai işletmelere dahil hayvanlar maliyet bedeli ile değerlenir. Maliyet bedelinin tespiti mümkün olmayan ahvalde maliyet bedeli yerine emsal bedeli alınır. Bu hükmün tatbikinde emsal bedeli işletmenin bulunduğu mahal (Gezici hayvancılıkta kışlak) için zirai kazanç komisyonlarınca tespit edilmiş olan ortalama maliyet bedelidir." hükmü yer almaktadır.
Bu itibarla, yetiştirdiğiniz hayvanların doğum yapmaları durumunda yavruların maliyet bedeli ile maliyet bedelinin tespitinin mümkün olmaması durumunda ise emsal bedeli ile kayıtlarınıza ithal edilmesi gerekmektedir.
Defter kayıtlarına intikal ettirilen yavruların ölümü halinde ise genel uygulama, imhaların takdir komisyonu nezaretinde yapılmasıdır. Ancak son kullanma tarihi geçmiş veya bozuk olan ilaç, tıbbi malzeme, gıda, atık, vb. emtia ile demirbaş niteliğinde olup ölmüş olan hayvanların insan sağlığına zararlı olabileceği ve acilen imha edilmesi mecburiyeti bulunan bu iktisadi kıymetlerin emsal bedellerinin takdir komisyonlarınca muayyen bir zamanda takdirinin mümkün olamayacağı hususları göz önüne alınarak, takdir komisyonuna başvurulmaksızın ilgili bakanlık veya yetkili kurum görevlilerinin de yer aldığı bir komisyon nezdinde tutanakla tespit edilmek suretiyle imha edilebilmesi Başkanlığımızca benimsenmiştir.
Bu çerçevede imha edilecek emtianın niteliğine göre, ilgili mevzuat gereği görevli olan bakanlıkların veya yetkili kurumun görevlileri ve bu emtiayı imha etmeye yetkili müessese ile mükellefin temsilcilerinin de yer aldığı bir komisyon nezdinde imha işleminin yapılması ve bu durumun komisyon tarafından tutanakla tespit edilmesi gerekmektedir.
Söz konusu emtianın yukarıda bahsedilen şekilde teşekkül ettirilen bir komisyon nezdinde imha edilmesi halinde, bu ürünlerin imhası aşamasına mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi görevlilerinin katılımına gerek bulunmamaktadır.
Yukarıda izah edilen şekilde ilgili bakanlık veya yetkili kurum görevlilerinin de yer aldığı komisyon nezdinde imha işlemine ilişkin olarak düzenlenen tutanağın istenildiğinde ibraz edilmesi şartıyla muhafaza edilmesi gerekmekte olup, imha işleminin söz konusu tutanağa istinaden muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmesi mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan, imha işlemine ilgili bakanlık yetkililerinin katılımının sağlanamaması ve imhaya ilişkin tespitin bu komisyon nezdinde tutanağa bağlanamaması durumunda, olayın mutlaka takdir komisyonuna intikalinin sağlanması gerekmekte olup, imha edilen emtianın takdir komisyonunca belirlenecek emsal bedeli üzerinden kayıtlara alınarak işlem yapılması gerekecektir.
Ayrıca muhasebe işlemlerine ilişkin hususlar hakkında Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yapılmıştır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

 

28 Ağustos 2014 Perşembe

Yazılım faturalarınızı hiç düşünmeden aktifleştiriyorsanız bu özelgeye bir bakın.


Özellikle sıkı kontroller sonrasında birçok firma artık lisanslı ürün kullanmak durumunda. Bu konuda toplu lisanslama yapan aracı firmalardan hizmet almakta. Öte yandan birçok firma bu faturaları bizzat yazılımı gibi düşünerek aktifleştirerek üç yılda amortisman yoluyla gider yazma yoluna gidiyor. Oysa gelen faturalara ve hatta bu firmalarla yapılan anlaşmalar bakılsa durumun farklı olduğu fark edilecektir.
Çünkü bu tarz faturaların büyük bir kısmı yıllık lisans ya da yıllık kullanım olarak kesilmektedir. Dolayısıyla aslında firmanın sahip olduğu bir yazılımdan ziyade ilgili yazılımı bir sene kullanmak hakkını satın aldığını söyleyebiliriz. Böyle olunca da bu faturaların 260 Haklar Hesabında değil 180/280 Gelecek Aylara/Yıllara Ait Giderler Hesabına kaydedilerek dönemsel olarak giderleştirilmesi gerekir.

Konuyla ilgili verilmiş mukteza aşağıda yer almaktadır. Maliye’yi de suç ortağım yapıyorum böylece.

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

Sayı
:
27575268-105[313-2012-9332]-1076
27/09/2013
Konu
:
Yurt dışından satın alınan bilgisayar programları için ödenen güncelleme bedellerinin doğrudan gider mi yazılacağı veya amortisman yoluyla mı itfa edileceği hk.

Başlık
Yurt dışından satın alınan bilgisayar programları için ödenen güncelleme bedellerinin doğrudan gider mi yazılacağı veya amortisman yoluyla mı itfa edileceği hk.
Tarih
27/09/2013
Sayı
27575268-105[313-2012-9332]-1076
Kapsam


İlgi özelge talep formunuz ve dilekçaczenizde; ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün ... vergi kimlik numaralı kurumlar vergisi mükellefi olduğunuz, yurtdışı merkezli ...'nden ... Programları satın aldığınız, satın aldığınız bu programları 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine ekli listenin "4.3. Bilgisayar Yazılımları" sınıflandırması uyarınca 3 yılda ve % 33,33 amortisman oranı ile itfa ettiğiniz, söz konusu programla ilgili olarak her yıl itibariyle güncelleme bedeli adı altında yurtdışındaki satıcı firmaya ödemede bulunduğunuz, ödenen bu bedel sayesinde bu programın en güncel halini kullanma imkanına sahip olduğunuz, bu güncellemenin yapılmaması halinde ana programın kullanılmasının mümkün bulunmadığı ve her yıl yapılan güncellemenin eski versiyonu ortadan kaldırdığı belirtilerek, her yıl ödenen bahse konu güncelleme bedellerinin doğrudan gider olarak mı indirileceği veya amortisman yoluyla mı itfa edilmesi gerektiği hususunda Başkanlığımızdan görüş talebinde bulunulmuştur.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6'ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanununun 8'inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40'ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40'ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, (7) numaralı bendinde ise Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanların safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu itibarla, şirketinizce satın alınan "... Programı"nın kullanılabilmesi için her yıl için zorunlu olarak yapıldığı belirtilen güncellemelerin kullanım ömrünün bir yıldan fazla olmaması nedeniyle, söz konusu ödemelerin doğrudan gider olarak dikkate alınması mümkündür.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

E-fatura uygulamasında, fatura kesme süresi ile ilgili kaçamak cevap veren bir mukteza


Faturaların eski usul (kağıt olarak) kesilmesi ile ilgili yedi günlük süre uygulamasında tartışma konusu olan birkaç husus dışında (ayın son günü irsaliye ile teslim edilen bir mal satışının faturası sonraki yedinci günü kesilebilir mi yoksa özellikle KDV açısından ay atlamaması için ay sonu tarihli mi kesilmelidir? vb.) bir yeknesaklık olduğu söylenebilir. Zira kağıt ortamında kesilen faturada tek belirleyici olan fatura üzerindeki tarih. Fatura teknik olarak bir ay sonra da düzenlenebilir (boş fatura ayırmak yoluyla mesela) ama fatura üzerindeki tarih yedi günlük süre açısından sorun oluşturmuyorsa ve diğer yükümlülükler süresinde (KDV, BS formu) yerine getirilirse  bununla ilgili kimse bir şey iddia edemez.
Fakat ne zaman hayatımıza e-fatura girdi mertlik bozuldu. Zira bu uygulamada yeni bir tarih daha çıkıyor karşımıza. O da fatura düzenlendiğinde sistemin attığı tarih. Her ne kadar e-fatura uygulamasında boş fatura ayırmak mümkün olmasa da “Türk’e önce imkansız de, sonra otur izle.” sözünün hakkını verircesine geriye dönük fatura kesilmesi gerektiğinde (seri numarası takip etme kuralına da uymak amacıyla) farklı bir seri numarasından fatura kesmeyi başarabiliyoruz. Öte yandan her halükarda önümüzde şöyle bir problem var. Fatura tarihi olarak biz üzerine istediğimiz tarihi koyabiliyoruz ama sistemin fatura düzenlenirken ve müşteriye gönderirken attığı otomatik tarihe müdahale edemiyoruz. Bu da ister istemez faturanın düzenlenme süresinin yedi günü aştığını ifşa eden bir husus olarak önümüze çıkıyor. Burada asıl soru işareti, e-faturada yedi günlük sürenin tespitinde faturaya bizim yazdığımız tarih mi yoksa sistemin verdiği tarih mi dikkate alınacağıdır.

Böyle bir sıkıntı herkes tarafından bilinmekteyken, büyük ihtimalle özelge talebinde bulunan firmanın da asıl amacı bu hususu öğrenmek olduğu ortadayken aşağıda da görüldüğü üzere Maliye yine yan paslarla topu çevirme yoluna gitmiş ve gollük bir vuruş yaparak soruna esaslı bir cevap verme zahmetine katlanmamış. Barcelona’nın sahadaki paslaşmalarını izlemek güzel ama o bile bir yerden sonra sıkıcı bir hal alırken Maliye’nin bu tarzı verdiği görüşlerde uygulamasını görmek hiç güzel değil.

Aşağıdaki muktezada da görebileceğiniz üzere Maliye bize zaten çok iyi bildiğimiz VUK’un ilgili maddesini hatırlatmış. Kendilerine müteşekkiriz.

 

Başlık
Elektronik ortamda düzenlenecek faturalarda yedi günlük sürenin dikkate alınıp alınmayacağı hk.
Tarih
14/07/2014
Sayı
64597866-105[MÜK.257-2014]-106
Kapsam
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
Sayı
:
64597866-105[MÜK.257-2014]-106
14/07/2014
Konu
:
Elektronik ortamda düzenlenecek faturalarda yedi günlük sürenin hesabı.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda; Başkanlığımız ... vergi numaralı mükellefi olan şirketinizin grup şirketleriyle arasında mevcut olan finansal cari hesaplara adatlandırma yoluyla hesapladığı faizler için 1 Nisan 2014 tarihi itibariyle elektronik fatura sistemini kullanarak fatura düzenleyeceğinden bahisle şirketinizce elektronik ortamda düzenlenen söz konusu faturaların 7 günlük fatura düzenleme süresini aşabilecek şekilde düzenlenmesinin veya onaylanmasının mümkün olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde, fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun 231 inci maddesinde ise faturanın düzenlenmesi esnasında uyulması gereken kurallar 6 bent halinde sayılmış olup, 5 inci bentte ; "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır." hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan; faturanın elektronik belge olarak düzenlenmesi, elektronik ortamda iletilmesi, muhafaza ve ibraz edilmesine ilişkin usul ve esasların açıklandığı 397 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (3.) bölümünde e-faturanın yeni bir belge türü olmadığı, kağıt fatura ile aynı hukuki niteliklere sahip olduğu açıklandıktan sonra "e-Fatura Düzenlenmesi ve İletilmesi" başlıklı (5.) bölümünün beşinci paragrafında "Mükellefler e-Fatura düzenlerken, bu Tebliğde belirtilmeyen hususlarda süreler başta olmak üzere Vergi Usul Kanunu ve ilgili diğer kanun ve düzenlemelerde yer alan usul ve esaslara uymak zorundadır." açıklaması yapılmıştır.
Yukarıda yer alan hüküm ve düzenlemelere göre; gerek kâğıt ortamında gerekse elektronik ortamda düzenlenecek faturaların malın teslimi ve/veya hizmetin ifasından itibaren yedi gün içerisinde düzenlenmesi gerekmektedir. Söz konusu yedi günlük süre azami süre olduğundan, bu süreye riayet edilmemesi halinde Vergi Usul Kanununda öngörülen cezaların uygulanacağı tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.